2. Hukuk Dairesi 2023/3710 E. , 2023/2800 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/3 E., 2023/428 K.
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davalarında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının çelişki yönünden bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; kadının boşanma ve ziynet alacağı davasının reddine, ortak çocuk için tedbir ve iştirak nafakasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalının aşırı kıskançlık gösterdiğini, iftiralarda bulunduğunu, davalının ev işi yapmayı sevmediğini, temizlik yapmayı sevmediğini, müvekkiline hakaret etiğini, sürekli beddua ettiğini , davalı tarafın müvekkiline ve çocuğuna karşı "elimde olsa seni de ...'i de öldüresim var" şeklinde söylemlerde bulunduğunu belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, müşterek çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı davalı vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; isnat edilen kusurları kabul etmediklerini, kadının aşırı kıskançlık gösterdiğini, birlik görevlerini yapmadığını, müvekkiline hakaret ettiğini, beddua ettiğini, mevcut kalınan evi beğenmeyerek sürekli ev değiştirilmesini istediğini, beyanla davanın reddine, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince
boşanmalarına, 150.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı kadın, erkeğin boşanma davasına süresi içinde cevap dilekçesi sunmamıştır.
2.Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; davacı- davalı erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediğini, davacı davalının müvekkiline iş yeri elemanı gibi davrandığını, tarafların evlilik boyunca 17 kez ev değiştirdiklerini, her evin temizlik boya taşınma, evin yerleştirmesi işlerini müvekkilinin yaptığını, davacı davalının işten eve geç geldiğini, sadakatsiz davranışlar sergilediğini, müvekkiline şiddet uyguladığını, hakaret ettiğini, müvekkilinin hastalığı ile ilgilenmediğini, müvekkilini sevmediğini söylediğini , sürekli müvekkilini küçümsediğini, müvekkili ile vakit geçirmediğini belirterek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince
boşanmalarına, müşterek çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesine, müvekkili için 750,00 TL çocuklar için ayrı ayrı aylık 500,00 TL tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince; kadının 07.12.2017 tarihli cevap dilekçesinde açıkça başka kadınlarla eşinin fotoğrafını gördüğünü, onu kıskandığını, bu nedenle eşini uyardığını, eşini sevdiğini, beraberliğin devamından yana olduğunu, davayı reddettiğini beyan ettiğini, davalının cevap dilekçesindeki beyanları bu nedenle gerçekleşen olaylara yönelik eşini affettiği, bu nedenle erkeğe kusur olarak yüklenmediği, kadının tam kusurlu olduğu, kadının eşine karşı küfür, onur kırıcı söylem ve hakaret içerikli beyanlarda bulunduğu, ev hanımı olmasına rağmen ev işleriyle çocukların bakımıyla layıkıyla ilgilenmediği, eşine karşı aşırı derecede kıskançlık gösterdiği gerekçesi ile asıl davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, müşterek çocuk Sıla'nın velâyetinin anneye, ...'in velâyetinin babaya verilmesine, anne ve baba ile çocuklar arasında şahsi ilişki tesis edilmesine, cevap dilekçesinde kadının talep ettiği 8.500,00 TL lik alacak yönünden usulüne uygun bir dava açılmaması nedeniyle talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davanın reddine, kadın lehine 600 TL tedbir nafakasının davacı davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- davalı erkek vekili; müşterek çocuk Sıla'nın velâyeti yönünden, davalı- davacı kadın vekili; kusur, birleşen davanın reddi, asıl davanın kabulünü istinaf etmiştir.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 01/06/2022 tarihli ve 2021/2311 Esas, 2022/1057 Karar sayılı kararıyla; davalı davacı kadına yüklenen kusurlardan aşırı kıskançlık gösterme, ev işleri ile ilgilenmeme kusurlarının gerçekleştiği, kadına yüklenen eşine karşı küfür, onur kırıcı söylem ve hakaret içerikli beyanlarda bulunma kusuru ile çocukların bakımıyla layıkıyla ilgilenmeme kusurlarının hatalı olduğu mezkur vakıaların ispatlanamamasına rağmen kadına kusur yüklenmesinin doğru olmadığı, erkeğe kusur yüklenmemesinin yerinde olduğu zira kadının asıl davaya verdiği 07.12.2017 tarihli cevap dilekçesinde erkeği sevdiğini boşanmayı istemediğini belirttiği, kadının bu beyanın af mahiyetinde olduğu, affa uğramış ya da hoşgörü ile karşılanan bir davranıştan ötürü karşı yana kusur yüklenmesinin mümkün olmadığı, kadının birleşen davasını 14.11.2018 tarihinde açtığı, erkeğe ancak kadının asıl davaya sunduğu cevap dilekçesi tarihi ile birleşen dava dilekçesi tarihi arasında gerçekleşen olaylardan ötürü kusur yüklenebileceği, bu döneme dair kadının vakıa olarak dayandığı erkeğe ait ispatlanmış bir kusurun bulunmadığı, her ne kadar kadın erkeğin sadakatsizliğinin ayrılık döneminde de devam ettiğini ileri sürmüş ise de erkeğin telefon kayıtlarına birleşen davada delil olarak dayanmadığı gibi gelen telefon kayıtlarına ilişkin somutlaştırma da yapmadığı, bu suretle erkeğin asıl dava tarihinden sonra sadakatsizliğinin ya da güven sarsıcı davranışının ispat edilemediği, gerçekleşen olaylarda erkeğin kusursuz kadının tam kusurlu olduğu, bu itibarla kadının birleşen davasının reddinin doğru olduğu, ortak çocuk Sıla'nın ise annesi ile kaldığı ve velâyetinin annesine verilmesini talep ettiği, Sıla için kadın lehine tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmemesinin hatalı olduğu, kadın vekilinin kusur belirlemesi, ortak çocuk lehine hükmedilmeyen tedbir ve iştirak nafakasına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine, ortak çocuk Sıla için 250,00 TL tedbir, 500,00 TL iştirak nafakasına, erkek vekilinin tüm, kadın vekilinin sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı-davacı kadın tarafından her iki boşanma davası yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 14.11.2022 tarih, 2022/7134 Esas ve 2022/9160 Karar sayılı ilamı ile, İlk Derece Mahkemesince, kısa kararda davalı-davacı kadının boşanma davası hakkında hüküm kurulmadığı halde gerekçeli kararın hüküm kısmında davalı-davacı kadının boşanma davasının reddine karar verilerek kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığını, mahkemece bu çelişkinin tavzih yolu ile düzeltilmesinin mümkün olmadığı, tefhim edilen duruşma tutanağına geçirilen hüküm sonucu ile gerekçeli karar arasındaki aykırılığın diğer yönler incelenmeden tek başına bozma sebebi olduğu, mahkemece yapılması gereken işin yeniden karar oluşturmaktan ibaret olduğu gerekçesiyle, kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararla; davalı davacı kadına yüklenen kusurlardan aşırı kıskançlık gösterme, ev işleri ile ilgilenmeme kusurlarının gerçekleştiği, kadına yüklenen eşine karşı küfür, onur kırıcı söylem ve hakaret içerikli beyanlarda bulunma kusuru ile çocukların bakımıyla layıkıyla ilgilenmeme kusurlarının hatalı olduğu, vakıaların ispatlanamamasına rağmen kadına kusur yüklenmesinin doğru olmadığı, erkeğe kusur yüklenmemesinin yerinde olduğu zira kadının asıl davaya verdiği 07.12.2017 tarihli cevap dilekçesinde erkeği sevdiğini boşanmayı istemediğini belirttiği, kadının bu beyanın af mahiyetinde olduğu, affa uğramış ya da hoşgörü ile karşılanan bir davranıştan ötürü karşı yana kusur yüklenmesinin mümkün olmadığı, kadının birleşen davasını 14.11.2018 tarihinde açtığı, erkeğe ancak kadının asıl davaya sunduğu cevap dilekçesi tarihi ile birleşen dava dilekçesi tarihi arasında gerçekleşen olaylardan ötürü kusur yüklenebileceği, bu döneme dair kadının vakıa olarak dayandığı erkeğe ait ispatlanmış bir kusurun bulunmadığı, her ne kadar kadın erkeğin sadakatsizliğinin ayrılık döneminde de devam ettiğini ileri sürmüş ise de erkeğin telefon kayıtlarına birleşen davada delil olarak dayanmadığı gibi gelen telefon kayıtlarına ilişkin somutlaştırma da yapmadığı, bu suretle erkeğin asıl dava tarihinden sonra sadakatsizliğinin ya da güven sarsıcı davranışının ispat edilemediği, gerçekleşen olaylarda erkeğin kusursuz kadının tam kusurlu olduğu, boşanmaya karar verilebilmesi için karşı yanın az da olsa kusurunun ispatlanmasının gerektiği, hiç kimsenin kendi kusurundan lehine hukuki sonuç çıkaramayacağı, bu itibarla kadının birleşen davasının reddinin doğru olduğu, ortak çocuk Sıla'nın annesi ile kaldığı ve velâyetinin annesine verilmesini talep ettiği, kadın vekilinin kusur belirlemesi ve ortak çocuk Sıla için hükmedilmeyen tedbir ve iştirak nafakasına yönelik istinaf talebinin kabulü ile kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine, ortak çocuk Sıla için 250,00 TL tedbir, 500,00 TL iştirak nafakasının ... taraftan tahsiline, kadının birleşen boşanma davası ile ziynet alacağı davasının reddine, erkek vekilinin tüm, kadın vekilinin sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı kadın vekili; müvekkilinin affının söz konusu olmadığını, kusurunun bulunmadığını, istinaf incelemesi duruşmalı yapıldığı halde müvekkili lehine vekâlet ücretine hükmemesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; her iki boşanma davası ve vekâlet ücreti yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma ve fer'îleri istemine ilişkin davada taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin boşanma davasının kabulü kararı ile kadının boşanma davasının reddinin yerinde olup olmadığı, kadının erkeğin kusurlu davranışlarını affının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, bozma sonrası kanuni zorunluluk gereği açılan istinaf duruşması sebebiyle vekâlet ücreti takdir edilmemesinin doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 176 ncı maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
Taraflarca açılan 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasına dayalı boşanma davalarının yapılan yargılaması sonunda, İlk Derece Mahkemesince, ... erkeğin davasının kabulüne karar verilmiş, kısa kararda davalı-davacı kadının boşanma davası hakkında hüküm kurulmadığı halde gerekçeli kararın hüküm kısmında davalı-davacı kadının boşanma davasının reddine karar verilerek kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturacak şekilde hüküm kurulmuş, Mahkemece bu çelişki tavzih yolu düzeltilmiştir. Davalı- davacı kadın tarafından her iki boşanma davası yönünden hüküm temyiz edilmekle yapılan inceleme sonucunda Dairemizin 14.11.2022 tarih, 2022/7134 Esas ve 2022/9160 Karar sayılı ilamı ile söz konusu çelişkinin tavzih ile düzeltilmesinin mümkün olmadığı, tefhim edilen duruşma tutanağına geçirilen hüküm sonucu ile gerekçeli karar arasındaki aykırılığın diğer yönler incelenmeden tek başına bozma sebebi olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Yapılan incelemede; çelişki olması nedeniyle İlk Derece Mahkemesi kararının tüm yönleriyle kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulması ve özellikle davacı- davalı erkeğin boşanma davasının kesinleşmediği dikkate alınarak, erkeğin boşanma davası hakkında da hüküm kurulması gerekirken Bölge Adliye Mahkemesince bozma ilamına uyulmasına karar verilerek kurulan hükümde kısmen hüküm kurmak suretiyle karar verilmiş olması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ... erkeğin boşanma davası yönünden BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Comentarios